UNESCO tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras” olarak tescillenen Türk kahvesi, 500 yıllık tarihiyle sadece bir içecek değil, köklü bir yaşam kültürü. Her yıl 5 Aralık’ta kutlanan Dünya Türk Kahvesi Günü, bu kültürü gelecek nesillere taşımak için önemli bir fırsat sunuyor. Arzum OKKA ise bu özel günü, Türk kahvesinin hem geleneksel hem modern yüzünü dünyayla buluşturduğu bir dönüm noktası olarak kutluyor.

Köklü Bir Kültürden Global Bir Hikâyeye

1966’da Türkiye’de doğan Arzum, 59 yıldır evlerin içinde, sofraların kalbinde. Ama belki de en çok, Türk kahvesine duyduğu tutkuyla hatırlanıyor. 2014’te “doğrudan fincana servis” özelliğiyle dünyada bir ilk olan Arzum OKKA, kahve pişirmenin ötesinde bir misyon üstlendi ve közde pişen kahvenin ruhunu teknolojiyle buluşturdu.

Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, Dünya Türk Kahvesi Günü vesilesiyle yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Dünyaya Türk kahvesini tanıtan markalardan biri olmanın gururunu yaşıyoruz. 2014’te başladığımız bu yolculukta 4 milyondan fazla Arzum OKKA satıldı; bunun 3 milyonu Türkiye’de, 1 milyonu ise dünyanın dört bir yanında, 50’den fazla ülkede kahveseverlerle buluştu. Bugün, Dünya’da 1 milyondan fazla insan sabahına Arzum OKKA ile başlıyorsa, bu sadece bir marka başarısı değil; Türkiye’nin hikâyesinin dünyaya anlatılmasıdır. Her fincan Türk kahvesi, Türkiye’nin hikâyesini anlatıyor.”

Kolbaşı sözlerine şöyle devam etti: “Arzum olarak Türk kahvesini modern dünyanın temposuna uyarlarken, özünden koparmamaya özen gösteriyoruz. Arzum OKKA, Türk kahvesinin yüzyıllık pişirme geleneğini teknolojiyle birleştiriyor. Bugün Mısır’da pazar lideriyiz. Avrupa ve Orta Doğu’da güçlü bir ağ kurduk. ABD ve Çin’de ise kendi iştiraklerimizle büyüyoruz. Türk kahvesini dünyaya sevdirmek, bizim için bir marka hedefi değil, bir gönül meselesi.”

Her Yerde Aynı Lezzet, Aynı Hatır…

1966 yılında kurulan Arzum, 59 yıllık birikimiyle Türkiye’nin yenilikçi markalarından biri haline geldi. 2014’te lanse edilen Arzum OKKA, kahveyi doğrudan fincana servis eden dünyadaki ilk Türk kahvesi makinesi olarak bir devrim yarattı. Közde pişirme dokusunu fincana taşıyan bu sistem, her yudumda aynı köpüğü, aynı aromayı ve aynı deneyimi sunarak Türk kahvesinin ritüelini modern yaşamın parçası haline getirdi. Arzum OKKA adıyla başlayan yolculuk, 10. yılında Arzum OKKA Elite’nin teknolojik donanımı ve sade çizgileriyle adından söz ettiriyor. Yenilenen modeli, kahveyi bulunduğu yerin yüksekliğine göre kendini ayarlayarak “dünyanın her yerinde aynı lezzeti garanti eden ilk Türk kahvesi makinesi” olma özelliği taşıyor. Yani İstanbul’da pişen bir kahveyle, Tokyo’da hazırlanan bir fincan arasında hiçbir fark yok, çünkü Arzum OKKA Elite, her zaman aynı hatırla pişiriyor.

Kültürel Bir Elçi Olarak Türk Kahvesi

“Türk kahvesinin dünyaya kabul ettirilmesi yolculuğu aslında yıllar önce başladı. 2013 yılında UNESCO tarafından ‘Somut Olmayan Kültürel Miras’ olarak tescillenmesi ve Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği’nin bu süreçteki öncülüğü, kültürümüzün evrensel değerini taçlandırdı. Bugün ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) liderliğinde, Avrupa Birliği tarafından ‘Geleneksel Ürün Adı’ olarak tescillenmesiyle, bu köklü miras adeta çifte kavrulmuş oldu. Bu önemli gelişme, Türk kahvesinin yalnızca bir içecek değil, uluslararası düzeyde tanınan bir kültürel değer olduğunun da güçlü bir kanıtı.”

Arzum’un Türk kahvesine olan tutkusu yalnızca ürün geliştirmekle sınırlı değil; dünyanın dört bir yanında etkinlikler düzenliyor, kahve festivalleri ve panellerle bu kültürün tanıtımına katkı sağlıyor. Londra Coffee Festival, Times Square ve Londra Tower Bridge gibi küresel simgelerde gerçekleştirilen tanıtımlar, Türk kahvesini dünyaya tanıtma vizyonunun somut örnekleri arasında yer alıyor. Arzum OKKA, yalnızca kahve pişirmiyor; bir geleneği, bir hikâyeyi ve bir kültürü geleceğe taşıyor. Her fincanda yüzyıllık bir miras, her yudumda Türkiye’nin sıcaklığı var. Arzum, bu mirası inovasyonla harmanlayarak dünyanın dört bir yanına taşımaya devam edecek.