Ottoman Hotel Müdürü Serdar Balta, Büyük İslam âlimi Mevlâna adına bu yıl 746’ncısı kutlanacak olan 746. Şeb-i Aruz münasebetiyle, 7 - 17 Aralık 2019 tarihleri arasında, bünyelerindeki Matbah Restaurant’ta Mevlevi Somadı menüsü ile misafirlerini beklediklerini söylüyor.

Bu yıl 5’ncisi düzenlenen Mevlevi sofrasının en seçkin örneklerinin yer aldığı Mevlevi Somadı Etkinliği’nde, misafirlere sunulacak lezzetlerin büyük İslam âlimi Mevlâna'nın eserlerinde verdiği reçeteler ışığında hazırlandığı belirtiliyor.

Mevlâna’nın, hayat felsefesini açıklarken kullandığı sembollerinin çoğunu doğadan seçtiğini hatırlatan Balta, “Gıdalar da bu semboller arasındadır. Mevlâna'nın, ilahi aşk şiirlerini toplayan Divan-ı Kebir adlı eserinde geçen ‘Hamdım, piştim, yandım’ sözü, buna bir örnek. Ünlü âlimin, tasavvuf ile ilgili bilgilerin yanı sıra sunduğu yemek reçeteleri de, kendi çağının yemek kültüründen bizlere sunduğu birer hediye” diyor.

Aşçıya saygı

“Sufizm, yani tasavvuf öğretisinde 'mutfak' çok önemli bir yer tutar” diyen Balta açıklamalarını şöyle sürdürüyor: “Dervişlerin eğitimlerine başladıkları yerdir burası. Amaç, sadece yemek pişirmeyi değil, aynı zamanda doğanın olağanüstü çabalarla insanlığa sunmuş olduğu yiyeceklere karşı saygı duymayı öğrenmektir. Yiyeceklerin en verimli, en uygun şekilde kullanımına ve tüketimine büyük önem verilir, işte bu yüzden, aşçılık Mevlâna zamanında en çok itibar edilen meslekti; hatta ruhani anlamda bir makamdı. Mevleviler, yüce yaratıcının sunmuş olduğu nimetleri büyük hünerle pişirdikleri ve kulların beslenmesine aracılık ettikleri için aşçılara büyük saygı göstermişlerdir. Bu hürmetin en büyük ispatı, Mevlâna'nın çok sevdiği aşçısı Ateş-baz Veli (ateşle oynayan ermiş kişi) öldüğünde, onun adına bir türbe yapılmasıdır. Dünyada adına türbe inşa edilen belki de tek aşçı olan Ateş-baz Veli'nin hazretleridir.”

Her lokma için şükür

“Somat" (sofra) adabına da büyük önem veren sufiler, günde iki kez yemek yerler. Öğlen ve akşam... Sofrayı can' lar (mürid) hazırlar. Tuz, yemeklerde törensel ifade taşır. Yemek onunla başlar, onunla biter. Hazırlıklar bitince, yemeğin yenmesine gelir sıra. Kazancı Dede, kazanın kapağını açınca, can’ lar kazanı ocaktan alırlar. Kazancı Dede'nin duası ile yemek daveti duyurulur. Elleri önde bağlı duran sufiler, kapıya gelince başlarını eğerek selamlaşır ve sofraya geçerler. Şeyhin katılımı ve duası ile yemeğe başlanır. Yemek esnasında kesinlikle konuşulmaz. Mevlevilerde yemek faaliyeti adeta bir ibadet halidir; yemek yerken kendilerine nasip olan lokmalar için devamlı şükrederler. Yemeğe topluca başlandığı gibi topluca bitirilir.

Serdar Balta, Matbah Restaurant’ta misafirleri için özel hazırladıkları Mevlevi Somadı adlı etkinlikte, Mevlevi Mutfağının eşsiz ve zengin lezzetlerini sunacaklarını vurguladıktan sonra menüyü şöyle özetliyor: “Nardenk (nar çiçeği) Şerbeti, Sirkencübin şerbeti gibi en özel tatlar ile; yeşil mercimek çorbası, su böreği (yoğurt eşliğinde), gül yapraklı marul salatası, patlıcanlı pilav, pekmezli ayva dolması veya külbastı (koyun etinden), Levzine veya pekmezli helva (kara helva). Ayrıca, etkinlik süresince misafirlere 19:30 – 22:30 saatleri arasında Neyzen Murat Dağlı tarafından ney dinletisi de sunulacaktır.”